16 Temmuz 2013

Ahlat (Pyrus elaeagrifolia)



Yöresel isimleri; korgun (dağ eriği), çördük, çakal armudu gibi farklılıklar göstermekle birlikte; sıklıkla ahlat olarak bilinen yaban armudu, familya olarak gülgillerden gelir. Bir başka akrabası olan normal armutlara oranla çok daha küçük boyutlarda ve genellikle sarımsı renklerde olan ahlatın yetiştiği ağaç da bir çok armut türünün ağaçlarına oranla daha küçük ve bunun yanında sık dikenli bir yapıya sahiptir.

Ahlat ağacı gelinliğini giydiğinde; ucu hafif pembeye çalan, bembeyaz çiçeklerle bezenir. Meyveleri; eylül, ekim, kasım, kimi yerlerde aralık ayına kadar uzanan bir süreçte olgunlaşır. Zamanı gelmeden önce koparılmaya hiç mi hiç elverişli olmayan ahlat, olgunlaşmadan yendiğinde inanılmaz acı, buruşuk bir tat bırakır ağızda.

Ahlat, Anadolu’daki bitkisel tedavi kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Bitki olarak özellikle karasal iklim bölgelerini sevmesine rağmen; ahlat ağacı Anadolu’nun öz be öz çocuğu olduğunu bu toprakların her yerinde boy vererek göstermiştir. Sadece Karadeniz Bölgesi’nde, bol yağıştan ötürü diğer kesimlere nazaran daha az rastlanabilir. Çoğu kez, çıplak kalmış dağların altında uzanan tarlaların ortasında tek başına rastlanabilecek olan ahlat; Anadolu’nun yalnız çocuğu gibidir aslında.
Anadolu’nun köklü şifacılık geçmişinde önemli bir yere sahip olan ahlat, buralarda yer etmiş şifalı bitkiler ile olan tedavi yöntemleri için de elzem niteliktedir. Ahlatın faydaları halk arasında sıklıkla bilinir. Bunlardan ilk başta akla gelenler olarak;
  • İshale karşı etkili olması,
  • Hayvan sokması sonucu zehirlenmelerde filizlerinin faydalı olması,
  • Demir minerali açısından zengin olması,
  • Artrit, gut, romatizmaya iyi gelmesi,
  • Dengeli bir diyet için gayet ideal olması,
  • Kalp ve damar basınçlarının dengelenmesindeki rolü,
  • Sinir ve boşaltım sistemleri açısından faydalı olması,
  • Kemik erimesi ve bazı kanser türlerinin tedavisinde etkili olması sayılabilir.

Şifa yöntemlerinin yanında, ahlatın Anadolu’daki önemini idrak edebilmek açısından Bitlis’in bir ilçesine adını verdiğini de hatırlamamız yerinde olacaktır. Adına şiirler yazılan bu Anadolu meyvesinin bir zamanlar bu topraklarda yaşayan insanların hayatının vazgeçilmez bir parçası olduğunu anlamamız hiç de zor değildir aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder