Akdeniz anemisi
hastalığı tıp dilinde talasemi hastalığı olarak anılmaktadır. Bu
hastalık dünya üzerinde en sık karşılaşılan kalıtsal rahatsızlık olmakla
birlikte, Akdeniz ülkelerine bağlı ırklarda daha yoğun bir şekilde
rastlanmaktadır. Akdeniz anemisi hastalığına ait olan gen, çoğunlukla
çocuklara anne veya babalarından geçer. Bu durumda çocuk hasta değil talasemi
minor denilen taşıyıcı durumunda olur. Ancak hem annenin, hem de babanın
taşıyıcı olması durumunda, çocuk Akdeniz anemisi hastası, yani talasemi
major olabilir. Bir çeşit kan hastalığı olan bu rahatsızlığı taşıyıcı konumunda
olan kimselerde, hafif bir kansızlık görülmesinin dışında ciddi bir hastalık
belirtisi görülmeyebilir ve herhangi bir tedavi sürecine ihtiyaç duyulmaz. Aynı
zamanda taşıyıcılık bulaşıcı bir rahatsızlık değildir. Hasatlığın meydana
çıkması ise, iki taşıyıcının evlenmesi durumunda doğacak çocuklarda yüzde 25 oranında
görülebilmektedir.
Çoğu zaman Akdeniz anemisi ile
Akdeniz ateşi hastalığı birbiri ile karıştırılmaktadır. Akdeniz ateşi
rahatsızlığı şiddetli ağrı atakları eşliğinde görülen bir hastalık iken,
talasemi bir çeşit kansızlık rahatsızlığıdır.
Akdeniz Anemisi Belirtileri
·
Bir bebekte doğduğu anda herhangi bir sorun
olmadığı halde, ilk 5 ayın sonlarına doğru hastalık kendini gösterebilir. İlk
anda demir eksikliği anemisi teşhisi konulsa da sonrasında yapılan tetkikler
neticesinde Akdeniz anemisi olduğu anlaşılır.
·
Hastada görülen halsizlik ve tetkikler sonucunda
çıkan düşük kan sayımı bu hastalığın ilk belirtileri arasında yer alır.
·
Hastalığın görüldüğü çocukta, gelişim yavaşlar
ve gerilemeye başlar. Sonucunda vücut, enfeksiyonlara karşı savunmasız bir hale
gelir. Ayrıca hastada yoğun bir iştahsızlık da görülmektedir.
·
Hastada karaciğer ve dalağın büyümesi ile
beraber karında şişlik meydana gelir. Ayrıca başta kalp olmak üzere birçok
organda da sorunlar oluşabilir.
·
İskelet sistemi üzerinde bir takım değişiklere
de rastlanmaktadır. Örneğin, burunda ve elmacık kemiği üzerinde çökme ve şekil
bozuklukları görülebilir.
·
Bu hastalarda, gerek aşırı kansızlıktan dolayı
kemik iliğinin alyuvar yapımını artırmasından, gerekse kullanılan ilaçlardan
dolayı, aşırı demir birikimi
görülmektedir.
Akdeniz anemisi tedavisi
için, hastanın yaşamı boyunca düzenli aralıklarla kan takviyesi alması
gerekmektedir. Vücutta biriken fazla demiri atmak için de ilaç takviyesine
ihtiyaç duyulur.
Bunun yanı sıra, bir takım şifalı bitkiler de Akdeniz anemisi
bitkisel tedavi sürecinde kullanılmakta ve oldukça olumlu etkiler
görülmektedir. Bunlardan bazıları; at kuyruğu, lahana, havuç, oğul otu, kekik
ve maydanozdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder