31 Ekim 2013

Nefrit (Böbrek İltihabı)

nefrit böbrek iltihabı


                Böbrek iltihabı olan nefrit üçe ayrılır. Bunlar; akut nefrit, nefrotik sendrom ve kronik nefrittir. Hemolitik stretokok virüsü nedeniyle oluşan rahatsızlığa akut nefrit denir. Bu hastalık antibiyotiklerin henüz kullanılmadığı dönemlerde oluşurken günümüzde antibiyotik kullanımıyla baskılandırılmıştır. Bu virüs boğaz ağrısına neden olurken iki hafta sonra böbrek antikor birleşimlerinden birikerek akut nefrite yol açar.

                Akut nefrit belirtileri;
·         Kanlı idrar yapma,
·         Bacaklarda ve yüzde şişme,
·         Yüksek tansiyon,
·         Ense de ve başta oluşan ağrılar,
·         Nefes darlığı,
·         Öksürük ve mide bulantısı,
·         İdrar miktarında azalma.

                Akut nefrit tedavisi için dinlenme önemlidir. Ayrıca tuzlu gıdalar kesinlikle yasaktır. Sıvı alımı aza indirgenir. Tüm bunlar uygulandıktan yaklaşık bir hafta sonra şikayetler azalmaya başlar. Hafif vakalarda bu süre yeterliyken ağır vakalarda istirahat süresi daha da artabilir. Kronik nefrit nedenleri arasında akut nefritin tam olarak iyileşemediği durumlarda oluşmaktadır. Kronik nefrit ilk belirtileri kanda protein çıkmasıdır. Genelde başka da bir belirti vermez. Bu hastalık sonucunda idrar miktarı artar ve kansızlık oluşabilir. Belirti vermeyen bu rahatsızlığın teşhisi konusu uzayabilir. Hasta günlük yaşantısında herhangi bir sıkıntı çekmezken vücutta biriken azot miktarı sonucunda tuz ve su kaybı oluşabilir. Bunun için perhiz ve yüksek tansiyona karşı ilaç kullanılmalıdır.

                Nefrotik sendrom rahatsızlığında idrara fazla miktarda albümün karışır. Bunun sonucunda da bu hastalık oluşmaktadır. Ayrıca böbreklerdeki anatomik bozukluklar da bu rahatsızlığa neden olmaktadır. Genelde çocuklarda görülen nefrit bu türdendir. Nefrotik sendrom çocuklarda 2 ile 4 yaş arasında ortaya çıkar. İdrarda yüksek oranda protein çıkarken, oluşan böbrek iltihabı ve enfeksiyonu durumu ağırlaştırmaktadır. Nefrotik sendrom belirti vermeden yıllarca görülebilirken sonrasında kronik nefrite dönüşebilir. Bu rahatsızlık bazen kendiliğinden de iyileşebilir. Bu rahatsızlığın tedavisinde proteinden zengin olan besinler tüketilmelidir. Bitkisel tedavi anlamında kiraz, maydanoz ve papatya çayı kullanılabilir. Günde iki bardak papatya çayı böbreklerin temizlenmesine yardımcı olurken bolca maydanoz tüketmek ise iltihabın kurumasını sağlamaktadır. Ayrıca bol su tüketmek böbreklerin çalışmasına yardımcı olmaktadır.

29 Ekim 2013

Yüksek Tansiyon

yüksek tansiyon

Yüksek tansiyon, kanın kalpten damarlara taşınma işlemi sırasında kişiye ait olan yaş, cinsiyet gibi özelliklerle fiziki koşulların durumuna göre yani istirahat, efor sarf etme anında olması gerekenden daha yüksek değerlerde olmasıdır. Yüksek tansiyon bireyler de, her zaman farklılık gösterebilir. Değişik zamanlarda yapılacak tansiyon ölçümlerinde, tansiyonun yüksek çıkması durumunda tansiyon yükselmesi gözleniyorsa, yüksek tansiyon teşhisi konulur.

Yüksek tansiyon tedavisi acilen yapılması gereken bir rahatsızlıktır. Çünkü kalp hastalıkları açısından yüksek bir risk faktörüdür. Hastanın yüksek olan tansiyonunu kontrol altına almak mümkündür. Tansiyonu düşürmek için, ilk önce hastanın fazla yüksek kilolarından kurtulması, tuz tüketimini azaltması ve beslenmesine dikkat etmesi gerekir. Stresten uzak durmak ve uyku problemleri varsa, çözüme kavuşturmak destekleyici bir tedavidir. Eğer bu çalışmalar sonucu, tansiyonu düşürme de başarısız olunursa, bunlara ilaveten ilaç tedavisi gündeme gelir.

Yüksek tansiyonu düşürmek için bitkisel tedavi yollarına da başvurmak mümkündür. Doğada bulunan şifalı bitkiler sayesinde, ilaç tedavimize destekleyici olabilecek çözüm yollarına kavuşabiliriz.
Hastaların vücutlarında alınan fazla tuz miktarı sebebiyle, oluşan sodyum fazlalığının atılması için potasyum alımına önem vermeli, potasyum içeren yiyecekler tüketilmelidir. Çünkü potasyum sodyumla yer değiştirecek, tuz kaynaklı tansiyon yükselmesinin önüne geçilecektir. Potasyum oranı yüksek olan yiyecekler, muz, incir, patates, armut, marul, kayısı olarak sayılabilir.

Nar suyu ve limon suyu da tansiyonun düşürülmesi için faydalı içeceklerdir. Siyah üzüm ve siyah üzümle yapılan ekstreler kalp damar sağlığına karşı oldukça faydalı doğal çözümlerdir. Bol magnezyum içeren gıdalar yüksek tansiyonun düşürülmesi için oldukça yararlıdır. Zeytinyağı, çuha çiçeği yağı kan basıncını dengeleyen yağlardır. Bütün bunların yanında sarımsağın yüksek tansiyonu düşürmede ki etkisi küçümsenemez. Kokusundan dolayı tüketiminden kaçınılan bu bitki, uzmanlar tarafından hazırlanan doğal sarımsak kapsülleri olarak ta tüketilebilir. Doğal yollarla alınacak E ve C vitaminleri yüksek tansiyon sorunlarını en asgariye düşürebilir.

Vücudumuza ne kadar iyi bakarsak, bize o kadar uzun zaman hizmet edebilir. Tansiyonun uygun seviyeler de tutulması, bizleri başka hastalıklardan da koruyacaktır. 

26 Ekim 2013

Düşük Tansiyon

düşük tansiyon


                Düşük tansiyon, normal olarak düşünülen kan basıncı olan 130/80 değerlerinin altında olmasına denir. Kalbin kasılmasıyla damarlara pompalanan basınç büyük kan basıncı, vücutta dönerek kalbe ulaşan kanın basıncına düşük kan basıncı denir. Büyük tansiyonun 100 mmHg değerinin altında olması düşük tansiyon yani hipotansiyon olarak adlandırılmaktadır. Düşük tansiyon kan basıncı değerinin vücudun gereksinim duyduğundan az olmasıdır. Bu durumda ani yapılan hareketler sonucunda beyin oksijensiz kalır ve bu durum beyni etkiler. Tansiyon düşmesi bazı durumlarda hastayı rahatsız etmez. Kan basıncının olması gerekenin altındaki durumlarda esasında kişi sağlıklıdır. Bazı vakalarda ise tansiyon düşmesi belirgin rahatsızlıklara neden olur. Kan döngüsünün normalin altında olmasıyla dokulara ve beyne yeterli oksijen gidememesiyle kişi özellikle sabahları sıkıntı çeker. Yorgun hissetme ilk belirtidir. Bu durumda kişi ufak hareketlerde bile fazla çabalar, kızarma ve terleme, baş ağrısı gibi belirtiler görülür. Ayrıca soğuk algınlığı belirtileri de yaşanabilir.

                Tansiyon düşüklüğü rahatsızlığında hasta ruhsal sıkıntıların yanı sıra sık idrara çıkma isteği duyar, aynı zamanda ishal oluşur. Yemeklerden sonra kanın sindirim sistemine gönderilmesiyle kişide uyku isteği uyanır.

Tansiyon düşüklüğüne ne iyi gelir?
Tansiyon düşüklüğü genetik olabilir. Ayrıca uzun boylu, kol ve bacak boyu uzun olanlar ile zayıf kişilerde görülebilir. Yapısal özelliklerin yanı sıra düşük tansiyona neden olan en önemli etken korteksten salgılanan ve kan basıncı düzeyini etkileyen hormonların azlığıdır. Bu durumda kan basıncını düzenleyen ilaçlar kullanılır. Ayrıca kan basıncı dengesinin düzenlenmesi için stresten uzak durulmalı ve diyet yapılmalıdır. Sık sık hafif yemekler yenmelidir. Tansiyon düşüklüğü durumunda kahvaltıdan sonra bir fincan kahve içilebilir. Ayrıca öğleden sonra bir saatlik istirahat faydalıdır.

                Egzersiz ve açık havada yürüyüş önemlidir. Düşük tansiyonun giderilmesi için kaplıca kürleri, masaj ve yüzme gibi faaliyetler önerilmektedir. Tansiyonu dengelemek için şifalı bitkiler faydalı olabilir. Ayrıca günde en az 6 bardak su içilmelidir. Böylece sindirime yardımcı olunurken iyi çalışan sindirim sistemi kan basıncını dengelemek açısından yararlıdır. 


24 Ekim 2013

Arpa (Hordeum Vulgare)

arpa


Arpa bilindiği üzere, buğdaygillerden bir bitkidir. Boyu 35-100 santimetre arasında olan bu bitki, birçok hastalıkta bitkisel tedavi amacı ile kullanılmaktadır.  Arpanın yoğun bir nişastası vardır. Bu yüzden besleyici özelliği ile de bilinmektedir. Protein ve mineraller açısından oldukça zengin bir içeriğe sahip olan arpa, B1, B3, B6 vitaminleri, demir, magnezyum, selenyum, fosfor, manganez ve potasyum içermektedir. Arpadan elde edilen arpa unu da birçok yerde kullanılmakta ve çeşitli hastalıklara şifa kaynağı olmaktadır. Aynı zamanda arpa unundan yapılan ekmekler, peygamberlerin ekmeği olarak da bilinmektedir. Eski tarihlerde arpa, rahatlatıcı ve tedavi edici özelliklerinden dolayı, birçok hastalığın tedavisi için kullanılmaktaydı. Günümüzde ise, her geçen gün sağlığa yeni bir faydası keşfedilen, çok değerli şifalı bitkiler arasında yerini almaktadır. Yine arpa bitkisinin kaynatılarak süzülmesi sonucunda elde edilen arpa suyu da, birçok hasta tarafından başvurulan bir şifa kaynağı olmaktadır. Bu mucizevi bitkinin, tohumu, çimeni, suyu, çayı ve unu ayrı ayrı kullanılmaktadır.

Arpanın Faydaları
·         Öksürüğün ve boğaz kuruluğunun giderilmesinde oldukça faydalı bir besindir.
·         Böbrek ve mesane taşları ile kumların temizlenmesinde etkili olduğu bilinmektedir.
·         İdrar söktürücü özelliğe sahiptir.
·         Susuzluğun giderilmesinde etkilidir.
·         Prostatın büyümesini önlemektedir.
·         Kalp hastalıklarına çok faydalı bir besindir.
·         Özellikle cilt hastalıklarına oldukça yararlı bir bitkidir. Ciltteki sivilcelere, egzama, sedef ve uyuz kaşıntılarında etkili bir biçimde kullanılmaktadır. Ayrıca, yine cilt temizliğinde de bu şifalı bitkiye başvurulmaktadır.
·         Baş ağrıları ile boğaz ağrılarının dinmesine yardımcı olmaktadır.
·         Arpa suyu; mesane, safra kesesi ve böbrek ağrılarına iyi gelir. Aynı zamanda arpa suyu, karaciğer rahatsızlıklarında, astım ve bronşit gibi göğüs hastalıklarında ve yine dalak hastalıklarında da kullanılmaktadır.
·         Nezle ve soğuk algınlığı için kullanıldığı gibi, ateş düşürücü, ishali önleyici ve balgam söktürücü olarak da kullanılır.
·         Ayrıca anne sütünden mahrum kalan çocuklara, halsiz kalan yaşlılara ve bir ameliyat geçiren hastalara, arpa suyunun bal ile karıştırılarak verilmesi, oldukça besleyici ve faydalı olmaktadır.
·         Arpa çayının yatıştırıcı etkisi, uykusuzluk için kullanıldığı gibi, mideye de oldukça yararlı bir çay olduğu bilinmektedir.
·         Aynı zamanda arpa, iyi bir spazm önleyicidir.

20 Ekim 2013

Bağırsak Mantarı İçin Aloe Vera Jel

bağırsak mantarı


Sindirim sistemi hastalıkları arasında yer alan bağırsak mantarı, Candida denilen bağırsak parazitleri sayesinde oluşan bir hastalık türüdür. Candida denilen parazitlerin az sayıda olmasının sakıncası yoktur fakat mide asidine dayanıklı olan patojen (hastalık yapan) mantarların çoğalmasıyla bağırsaklarda mantar hastalığı oluşur. Mantarların bağırsaklarda beslenmeleri yetersiz olursa mantarlar bağırsak duvarının derin tabakalarına kadar inerek kan damarları içine girerler. Burada kan şekeri ile beslenen mantarlar çok iyi kamuflaj ustası olduklarından immün sistem mantarları candida mantarlarını kendi öz hücresinden sanarak mücadele etmez.

Bağırsak Mantarı Belirtileri
Belirtilere dayanarak bağırsak mantarı enfeksiyonunu tanımlandırmak çok güçtür çünkü başta şeker hastalığı olmak üzere diğer hastalıklarla aynı belirtiler görülmektedir en belirgin belirti karın şişliğidir ve bu şişlik bir parça pasta çikolata ya da 1 porsiyon makarnadan hemen sonra yaşanıyorsa bağırsak mantarından bahsetmek mümkün olabilir bunun dışındaki diğer belirtiler;
·         Kişi kendini yorgun hisseder,
·         Fiziksel ve zihinsel performans azalır,
·         Mantarlar yüzünden şeker ihtiyacının karşılanamamasından dolayı tatlıya istek oluşur,
·         Kişi fazla tatlı yediği için kilo alır,
·         Kabızlık ya da sürekli ishal ortaya çıkabilir,
·         Karaciğerlerde bozukluk yaşanabilir (mantarların ürettiği alkol mayası yüzünden)
·         Eklem ve kas ağrıları (mantarların çoğalması esnasında) Küf gibi pis bir koku,
·         Adet ağrısının aşırı derecede ağrılı geçmesi,
·         Aşırı halsizlik ve yorgunluk nedeninden dolayı kaynaklanan cinsel isteksizlik.

Bağırsak mantarı tedavisi doğal tedavi ile yapılması durumunda Candida adı verilen maya mantarını öldürecektir. Bunun için yaşam kalitemizi yükseltmemiz gerekmektedir. Ev temiz tutularak küf mantarından korunmalı, küf mantarını yayacak kimyasal ilaçlardan uzak durulmalı, spor yapılmalı, hijyene dikkat edilmeli, mantarı azdıran mayalı gıdalardan, tatlı ve içeceklerden uzak durulmalı, kavun, karpuz, üzüm vb. meyveler mantarların besin kaynağı olduğundan bu tür meyvelerden uzak durulmalı.

Bağırsak mantarı bitkisel tedavi yöntemleri uygulanarak hasta sağlığına kavuşmalıdır. Mantara karşı en etkili doğal ilaç sarımsak olduğu için ZYE preparatları veya Gökçek İksiri Ayrıca immün sistemini güçlendirmek için Gökçek İksiri kullanılır ayrıca beslenmeye dikkat ederken Küf mantarına karşı en etkili doğal ilaç Gökçek Tonik ve Gökçek İksir kullanılmalıdır.

Bilindiği gibi aloe vera, her türlü hastalığa iyi gelen bir bitkidir. Bu bitkinin çiçek balı ve 19 çeşit bitki karışımıyla oluşturulmuş olan aloe vera jel (bitki karışımlı aloe vera şurubu) mantar tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır.

18 Ekim 2013

Cilt Mantarı

cilt mantarı


                Mantarlar doğada tıpkı virüs ve bakteriler gibi varlıklarını sürdüren mikroorganizmalardır. Her ne kadar temel yaşam alanları doğa olsa da çeşitli yollarla insan vücuduna da bulaşabilmektedirler. Uygun koşulları bulabilmeleri halinde insan vücudunda yer edinerek bu bölgelerde mantar enfeksiyonu lezyonlarına yol açabilmekte, mantar hastalığı sebebi olabilmektedirler. Doğada özellikle nemli yerlerde yetişebilme alanı buldukları için insan vücudunda da buna uygun alanlarda yer edinirler. Vücudun pek çok bölgesinde ortaya çıkabilen bu parazit yapılar oluştukları bölge uyarınca isimlendirilmektedir. Örneğin ciltte meydana gelenlerine cilt mantarı adı verilirken, bağırsak ortamında yer edinenleri bağırsak mantarı olarak anılır.

                En sık görülen cilt mantarı tipinde halka şeklinde ve orta kısımdan çevresine doğru yayılma görünümüne sahip mantarlar oluşur. Bu halkanın çevresel kenarları kabarık yer yer su toplamış olarak belirir. En sık görülen türü bu olmakla beraber yaklaşık elli farklı vücut veya bir başka deyişle cilt mantarı tipi olduğu bilinmektedir. Bunlar arasında hayvanlarla uğraşan kimselerde çıkanlar, kozmetik ürünlerinin tetiklediği mantarlar da bulunmaktadır. Bunlardan ayrı olarak yaz aylarında güneş ve terleme etkisi ile oluşan mantarlar da bulunmaktadır.

Birtakım mantar türleri vücudun bazı kesimlerinde daha sık görülebilmektedir. Özellikle vücudun nemli bölgelerinde mantar oluşumu diğer kesimlere göre daha fazla görülür. Bu alanlarda yetişen mantarlara örnek olarak ayak parmak aralarında görülen ayak mantarı, ayak tırnaklarında oluşan tırnak mantarı ve kasıklar gösterilebilir.

                Mantar tedavisi konusunda çok çeşitli yöntemler kullanılabilmektedir. Ağız yoluyla alınan bazı ilaçlarla bir aylık süreç içerisinde birçok mantar türüne karşı başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bazı mantar türlerine karşı ise krem ve merhemler yoluyla da tedavi uygulanabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki mantar tedavisi süreci aslında mantar henüz vücutta belirmeden önce başlamaktadır. Yani vücudu mantarlardan ne derece korursanız, tedavi olma ihtiyacınız da aslında o denli azalacaktır. Zira vücutta banyo sonrasında nemli bölge bırakmamaya özen göstermek, abdest sonrasında ayak parmaklarının arasını iyice kurulamak veya aşırı terlemeden sonra derhal kurulanmak gibi basit önlemlerle mantarların oluşumuna karşı ilk tedaviyi başlatmış olursunuz. Böylece mantar hastalığı gibi oldukça rahatsızlık verici bir rahatsızlığa karşı da önlem alınmış olacaktır.

16 Ekim 2013

İdrar Yolu Enfeksiyonu

idrar yolu enfeksiyonu


                İdrar yolları ve üriner sistemde meydana gelen iltihaba idrar yolu enfeksiyonu denir. Normal şartlar altında idrarda bakteri bulunmazken genelde idrar yollarına bakteriler anüs bölgesinden bulaşmaktadır. Bakteriler idrar yolundan mesaneye, oradan da böbreklere ilerler. Bazı virüsler ise cinsel yolla bulaşır ve eğer kişinin bağışıklığı zayıf ise vücuda yerleşirler.

İdrar yolu enfeksiyonu nedenleri arasında gebelik, şeker hastalığı, idrar yollarında taş, idrarın uzun süreler tutulması, çocuklar ve en sık görüleni ise bayanlardır. Bayanların anatomik yapısı nedeniyle idrar yolu enfeksiyonu yaşama olasılığı çok daha fazladır. Bayanlarda görülen en sık idrar yolları enfeksiyonu basit sistit olarak adlandırılır. Buna Escherichia coli adı verilen bir virüs neden olurken bu virüs cinsel yolla bulaşır. Diğer kalın bağırsak virüsleri de idrar yolu enfeksiyonuna sebebiyet verir.

                İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri;
·         Bel ağrısı,
·         Ateş ve titreme,
·         Kusma,
·         İdrar yapmada acı duyma,
·         Çok sayıda idrara çıkma,
·         Kasıklarda ağrı,
·         İdrar fazlalaşması,
·         Kanlı ve bulanık idrar yapma.

                İdrar yolu iltihabını önlemek için bayanların tuvalet temizliğine dikkat etmeleri gerekmektedir. Genital bölge önden arkaya doğru temizlenmelidir. İdrar yolu iltihabı tanısı için ürokültür tekniği uygulanır. İdrar kültüründe 1 milimde 100.000 adetten fazla bakteri bulunması enfeksiyonu işaret eder. Bununla ilgili antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır.

Tedaviye destek amacıyla idrar yolu enfeksiyonu bitkisel tedavi için papatya, kiraz sapı, adaçayı ve avokado yaprağı kullanılmaktadır. Tüm bitkilerden aynı ölçüde bir litre kaynar suya konur ve 10 dakika demlenir. Şifalı bitkiler ile yapılan bu çay günde üç fincan içilmelidir. Kiraz sapı ve adaçayı antiseptik özelliğiyle virüsleri öldürür. Bu rahatsızlığı çabuk atlamak için dinlenmek, bol su tüketmek gerekir. Alkol ve kahve yasaktır.

                İdrar yolu enfeksiyonu başta çok tehlikeli değildir. Fakat tedavisi kesinlikle yapılmalıdır. Aksi takdirde virüs böbreklere ulaşır ve onlara zarar vermeye başlar. Bu nedenle belirtiler görüldüğünde doktora başvurulmalıdır. Bayanların genital bölge temizliğini doğru yapması ve her ilişkiden sonra idrara çıkmaları enfeksiyona yakalanma riskini azaltmaktadır.

14 Ekim 2013

Armut (Pyrus)

armut


Armut, ılıman iklimli topraklarda ve gölgede yetişen, 75 yıla kadar yaşayabilen uzun ömürlü bir ağacın, oldukça sevilip tüketilen meyvesidir. Armut, elma ile aynı familyadan olup, dünya ticareti açısından da, elma gibi çok talep gören şifalı meyveler arasındadır.

Armut ağacı aslında, doğada kendiliğinden yabani olarak yetişirken, eski çağlarda, tahmini olarak Batı Kafkasya ve Anadolu topraklarının Doğu Karadeniz Bölgesi civarlarında insan eliyle ehlileştirilmiştir. Ağaçlar ya çekirdekten büyümüş fidanlardan ya da aynı familyadan olan ayva veya alıç gibi başka ağaçların aşılanmasıyla üretilmektedir. Armut cinslerinden bazıları yazın (yaz armudu), bazıları ise ağaç yapraklarını döktükten sonra (kış armudu) yenir. Bugün, dünya üretiminin ilk sırasında İtalya bulunmaktadır. Şarap yapımında da kullanılan armut, ağacının kalitesinden dolayı mobilya sektörüne de katkı sağlamaktadır.

Armutun Faydaları
·         Üre asidi ve tuzların atılmasına yardımcı olur. Bu sebeple böbrek kumlarının dökülmesinde ve taşların düşürülmesinde tedaviye destektir.
·         Romatizmal hastalıklarda tedaviye ek olarak faydası görülür.
·         Lifli yapısı nedeniyle sindirim sistemine yararlıdır. Bağırsak fonksiyonlarını düzenleyerek kabızlığı önler
·         Yine lifli yapısı sayesinde tok tutarak, zayıflama diyetlerinde yardımcı olur.
·         İçinde bulunan B1, B2, B3, B6 vitaminlerinden dolayı sinirleri yatıştırıp sakinleştirir ve beyin hücrelerinin düzenli çalışmasına katkıda bulunur.
·         Yüksek orandaki C vitamini sayesinde nezle ve grip tedavisi için iyi bir seçenektir.
·         İçindeki kalsiyum, fosfor ve potasyumdan sebeple hamile, bebek ve çocukların beslenme programlarında mutlaka olması gereken bir besindir.
·         Tansiyonu düşürüp, kanı temizler.

Antialerjik bir besin olan armut, bebek ve çocuk beslenmesinde rahatlıkla kullanılabilir. Fakat ishali artıracağı için dikkatli kullanılmalıdır. Kemik gelişimine destek olan bu meyve, zirai ilaç artıkları iyice yıkandıktan sonra mutlaka kabuğuyla tüketilmelidir.

Bitkisel tedavi amacıyla; kabızlık sıkıntısının giderilmesi için 21 günlük kür uygulanmalıdır. Her sabah orta boy bir armudun 1/4’i, bir bardak su eşliğinde yenmelidir. Bunun sebebi, içinde yüksek oranda bulunan pektin lifinin suda çözünür olmasıdır. Yetişkinlerin uygulayabileceği bu sağlık önerisini tatbik etmeden önce, mutlaka bir herbalist ve doktor görüşü alınmalıdır. 

12 Ekim 2013

Bademcik Şişmesi

bademcik şişmesi


Bademcikler bilindiği gibi dilin hemen arkasında gırtlağın başladığı bölmenin iki yanında yer alan vücudun savunma mekanizmasının bir parçasıdır. Vücut enfeksiyon kaptığında bademcikler şişerek belirti verirler. Fakat bu şişmenin aşırı derecede olması enfeksiyonun da ciddi olduğunu gösterir. Bazı durumlarda bademcik şişmesine bir de bademcik iltihabı eşlik eder. Buna bir de burun akıntısı eklenince hasta yemek yiyemez ve hatta nefes alamaz duruma gelir.

Bademcik iltihabı ve şişmesi çok kolay bir şekilde tespit edilebilir. Hastanın ağzını açarak şiş bölgeleri görmek mümkündür. Bademcikler şiştiğinde sadece kırmızı renk aldıkları ve şiş oldukları görülebilir. Ancak iltihaplı olduklarında üzerlerinde beyaz ve sarımsı renklerde lekeler görülür. Bu lekeler iltihaplıdırlar ve ağzın her tarafına yayılırlar. Sürekli tekrarlayan şişlik ve iltihaplar hastayı rahatsız edecek dereceye vardığında bademcik ameliyatı düşünülebilir. Bademcikler alındığı zaman hasta rahatlar ve istediği şekilde soğuk gıdalar tüketebilir. Çünkü hiçbir şekilde bademcik şişmesi durumu ile karşılaşmayacaktır. Ama bademcikler vücudun bağışıklığının bir parçası olduğundan ameliyat sadece çok ciddi durumlarda düşünülmelidir.

Kış mevsiminin gelmesi ile özellikle çocuklar bademcik şişmesi ile daha çok karşılaşıyorlar. Bademcik şişmesi hafif seyrettiği zaman insanı rahatsız edecek boyuta varmaz. Sadece boğazda hafif bir ağrı olur o kadar. Ancak ciddi derecede bademcik şişmesi boğazın aşırı derecede ağrımasına ve yutkunmada zorluğa neden olur.

Bademcik şişmesi çoğunlukla bir hafta içinde kendi kendine iyileşebilmektedir. Doktorlar da hastaya ilaç vermek yerine sıcak ürünler tüketerek iyileşmesini önerirler. Örneğin bitkisel tedavi için kullanılan çaylar iyileştirici özellikleri ile bademciklerde bulunan bu şişlikleri yok edebilirler.

Bademcik şişmesine ne iyi gelir?
Bademcik şişmesi bitkisel tedavi ile iyileştirileceği zaman özel karışımlı bitki çayları tercih edilebilir. Örneğin yaban mersini, papatya hatmi çiçeği, dut, üzüm suyu gibi doğal ürünlerle hazırlanan çaylar boğaz iltihabını kurutur ve hastaya rahat nefes aldırır. Zeytinyağı ve soğan da çok tercih edilen bademciğe iyi gelen ürünlerdir. Soğan ve zeytinyağı ezme yapılarak boğaza sarıldığında şişliklerin inmesine katkı sağlayacaktır. Aynı şekilde nane yaprakları ve sıkılmış limon ile hazırlanmış bitkisel çaylar boğazın rahatlamasına ve kişinin iştahının açılmasına katkı sağlayacaktır.

11 Ekim 2013

Kemik Erimesi (Osteoporoz)

kemik erimesi


                Vücut ağırlığını kaldıran iskelet yapısı orta yaşlardan sonra farklı nedenlerden dolayı yıkıma uğrar. İskelet yani kemik yapısının sağlamlığı beslenmeyle doğru orantıdadır. Özellikle kalsiyum alımı kemik yapısının sağlığı açısından önemlidir. Vücuda alınan kalsiyum kemiklerde depolanır ve bazı durumlara vücut tarafından kullanılır. Böyle bir durumda kemik yapısı zayıflar. Öncelikle ileri yaş gurubunda hafif darbeler zayıflamış kemiğin kırılmasına neden olabilir.

                Kemik erimesi rahatsızlığında kemik yapısı öncelikle bozulur. Bu bozulmaya sebep olan etkenlerin en başında ileri yaş ve yetersiz kalsiyum alımı gelir. Bu nedenle vücudun gereksinim duyduğu kalsiyum besin olarak alınmalıdır. Bunun yanı sıra vücutta bulunan D vitaminin aktif hale geçmesini sağlamak adına güneş banyosu yapmak önem teşkil etmektedir.

                Kemik erimesi kemiklerde oluşan deformasyon sonucunda çabuk kırılması rahatsızlığıdır. Bu rahatsızlık sonucunda iskelet yapıyı oluşturan tüm kemikler hasar görür. Kemik erimesi rahatsızlığında kırılmalar genelde eklem alanlarına yakın kısımlarda görülmektedir. Kemik erimesi orta yaşlardan sonra oluşmaya başlarken öncelikle bayanların menopoz dönemleri sonrasında artar. Kemik erimesi sonucunda kemik yapısında seyrelme görülür. Bu durum kemik yapısının zayıflamasını neden olur. Kemik erimesi belirtileri uzun süre görülmeyebilir. Çünkü bu hastalık sinsi ilerler. Günlük basit işlerin yapılmasında dahi görülen diz ve bel ağrıları gibi ufak belirtiler verebilir. Menopoz döneminden sonra bayanların kemik erimesi riski arttığından muhakkak bir uzmana görünmelidirler. Kemik erimesi tedavisi öncelikle belirli ilaçların kullanımıyla mümkündür. Kemik erimesinden korunmak adına doğru ve dengeli beslenme önem taşır. Bunun için bazı besinler benzersizdir.

            Kemik erimesine ne iyi gelir?
İçerisinde bolca kalsiyum ve D vitamini barındıran sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Kemik erimesi için şifalı bitkiler arasında kayısı, maydanoz ve marul ilk sıradadır. Ayrıca soğan içerisinde de bolca kalsiyum barındırır. Kemik erimesi bitkisel tedavi için süt ürünleri arasında öncelikle kefir, yoğurt, peynir bolca tüketilmelidir. Ayrıca brokoli hem kanser önleyici özelliğe sahipken bir yandan da yüksek oranda kalsiyum içerir. Bu nedenle özellikle mevsiminde bolca brokoli tüketilmenin sağlığa çok fazla faydaları bulunmaktadır. 

10 Ekim 2013

Kalp Yetmezliği

kalp yetmezliği


Kalp ile ilgili rahatsızlıklar günümüzde çok küçük yaşlardaki çocuklarda bile görülebiliyor. Kalp yetmezliği de kalp rahatsızlıklarının en çok bilinenidir. Herkesin bildiği gibi kalbin asıl görevi vücut için gerekli kanı temizleyerek pompalamaktır. Kalp yetmezliği olan bir kişinin kalbi bu görevi tam anlamıyla yerine getiremiyor ve vücudun ihtiyacı olduğu kanı pompalayamıyor demektir. Kalp yetmezliği en az kalp krizi kadar önemsenmesi gereklidir. Çünkü kalp yetmezliği olan bir kişi de kalp krizi olma risk de yüksektir.

Kalp yetmezliği belirtileri çoğu kişide benzer şekilde görülür. Örneğin göğsün ağrıması, zor nefes almak, vücut direncinin kaybolması, çabucak yorulma ve sürekli halsiz kalmak, kalbin hızlı hızlı artması, ayakta kalındığı zaman ayak bileklerinin şişmesi, sık sık idrar yapma isteğinin oluşması gibi belirtiler kalp yetmezliğinin en bilinen belirtileridir. Ancak yalnızca bu belirtilere bakarak kalp yetmezliği olunduğu tanısını koymak yersizdir. Çünkü kalp yetmezliği ancak yapılan tetkiklerle fark edilebilen bir rahatsızlıktır. Bazı insanlarda kalp yetmezliği olduğu halde bu belirtiler görünmeyebilir. Örneğin kişi sağlıklı olduğunu düşünürken aniden güç sarf edecek bir iş ya da spor yaptığında bu belirtiler şiddetli olarak kendini gösterir. Hasta ne olduğunu anlayamaz ve aniden bitkin düşer. Vücudunda morarmalar baş göstermeye başlar. Bu tip bir durumda zaman kaybetmeden doktora görünmede fayda vardır. En azından hastalık teşhis edilerek tedaviye başlanır ve olası bir kalp krizi oluşması engellenir. Kalp yetmezliği tanısını koymada ilk olarak doktor hastanın yaşam tarzı ile ilgili bilgiler alır. Sigara ve alkol kullanım miktarını öğrenir. Ayrıca bazı tetkikler yaparak kalbin ne kadar kan pompalandığına bakılır. Efor sarf ederken akciğerlerin ne kadar oksijen aldığı da yapılan efor testi ile saptanır. Kalp yetmezliği tedavisi yapılması için bu tanının kesin olarak tanısının yapılması gerekir. Tanı koyulduktan sonra hastanın yaşam biçimini ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi önerilir. Örneğin sigara ve alkolü bırakılması önerilir. Gün içinde hafif egzersiz yapması tavsiye edilir. Sindirimi kolay besinler tüketmesi ve tuzu azaltması tavsiye edilir. Bunların yanı sıra bitkisel tedavi de uygulanabilir. Kalp yetmezliği belirtilerini ortadan kaldıran bitkiler kullanılarak hastanın rahatlaması sağlanabilir. Bu tedaviler yapılmadığı takdirde kalp yetmezliğine bağlı olarak başka kalp hastalıkları da meydana gelebilir.

04 Ekim 2013

Meme Kanseri

göğüs kanseri


Yapılan istatistiklere göre dünyada her 10 dakikada 1 kadın meme kanseri sebebiyle hayatını kaybediyor. Üstelik bu oran her geçen gün daha da artıyor.

Meme kanseri kadınların göğüslerinde bulunan süt kanalı hücrelerinin büyümeye başlamasıdır. Büyüyerek kitle haline dönüşen bu hücreler zamanla bütün göğsü kaplar, hatta bu kanserli hücreler koltuk altına ve diğer organlara da yayılır. Bu durumda kanser son safhasına gelmiş ve hastayı kurtarmak zor hale gelmiştir demektir. Ancak yinede tedavi uygulanmaya başlanır ve hasta kurtarılmaya çalışılır. Meme kanserinde erken tanı bu sebeple önemlidir. Göğüs kanseri olan kişi bunu erken safhada fark eder ve hızlıca doktora başvurursa yaşam şansı artar. Erken tanı için kişinin her zaman kendi kendini muayene etmesi gerekir. Elle muayene sırasında göğüs üzerinde herhangi bir kitle fark edilmesi sonucunda zaman kaybetmeden doktora başvurmak gereklidir. Yapılan mamografi ile de kitlenin varlığı kesin olarak tespit edilir. Bu durumda kitlenin kanserli olup olmadığı da tespit edilmelidir. Kanserin erken teşhisi için 35 yaş üzeri tüm kadınların en azından yılda bir kez mamografi çektirmeleri gerekir. Bu sayede hastalık ilk evresinde iken tespit edilir ve yüksek oranda iyileşme gözlemlenir.

Meme kanseri belirtileri temel olarak şu şekillerdedir;
·         Memede ve koltuk altında hissedilen şişkinlik ve kitle,
·         Meme ucundan dışarı çıkan kanlı akıntı,
·         Meme ucunun içe doğru çekilmesi veya yara oluşturması,
·         Göğüs boyutlarının değişmesi. Bazı durumlarda göğüsler büyürken bazen küçülürler. Bazen ikisi birden bu değişimi geçirebilir bazen de sadece kanserli olan göğsün büyüklüğü değişir.
·         Meme derisinin kızarması veya kabuk bağlaması. Genellikle kanserli memenin derisi pürüzsüzlüğünü kaybeder.

Bu belirtilerden sadece birinin görülmesi bile meme kanseri şüphesi doğurur ve kesin tanı için uzman bir hekime danışılması gereklidir.

Meme kanseri tedavisi günümüzde çok gelişmiş yöntemlerle uygulanmaktadır. Kanser olan kişilere kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi uygulanmaktadır. Bu uygulamalar kanserin seviyesine göre değişiklikler gösterir. Ancak ilk safhalarda her zaman iyi sonuç alınır ve bu modern tedavi yöntemleri ile de iyileşme sağlanabilmektedir. Bitkisel tedavi yöntemleri de hastalığın gerilemesinde büyük rol oynar. Kansere iyi gelen şifalı bitkiler sayesinde kanserli hücreler yok olmakta ve hasta çok daha çabuk iyileşmektedir.

01 Ekim 2013

Ananas (Ananas Comosus)

ananas


                Ananas, ananasgiller ailesinden tropikal bir bitkidir. Ananas ismi yabancı dillerde kullanıldığı şekliyle korunarak Türkçeye de aynen aktarılmıştır. Dolayısıyla bitkinin ismi tüm dünyada ananas olarak geçmektedir.

                Anavatanı Güney Amerika olarak tahmin edilen ananas ağacı, boyu çok uzun olmamakla beraber yine aynı isimle anılan iri meyveleri ile meşhurdur. Özellikle meyvelerinin lezzeti dolayısıyla gıda sektöründe çok sık kullanılan ananas, bunun yanı sıra şifalı özellikleri nedeniyle ilaç sektöründe de kendisinden söz ettirmektedir.

                Dışı sert denebilecek cinsten kalın bir kabukla kaplı olan ananas, bu kabuğun hemen altında bol sulu sarı renkli kısmını barındırmaktadır. Meyvenin şekli bir silindiri andırmakla beraber tepesinde adeta ayrı bir bitki gibi yapraklar yetişmektedir. Tepesindeki bu yaprak yapısı yukarıya doğru dallanarak uzar. Meyvenin kabuk rengi kahverengi ağırlıklı bir tonda iken, üst kısmında yer alan yapraklar yeşildir.

Ananasın ilaç firmalarına ilham veren birkaç şifalı özelliğini de şu şekilde sıralayabiliriz;
·         Özellikle eksikliğini çekenler için adeta bir vitamin deposudur,
·         İçeriğindeki A vitamini ile gözlere ve cilde fayda sağlar,
·         Hücrelerin çoğalmasına yardımcı olarak vücudun yenilenmesini kolaylaştırır,
·         İç ve dışta yer alan iltihapların vücuttan atılmasına yardımcı olur,
·         Sindirime yardımcı özellikleriyle sindirim sisteminin çalışmasına katkı sağlar,
·         Tam bir antioksidan olması; ananası birçok kanser türüne karşı etkili kılar,
·         Zayıflama diyetleri için oldukça ideal bir gıda maddesidir,
·         Vücuttaki yağ oranının dengede kalmasını sağlar,
·         Tansiyon problemlerinde kişiyi rahatlatmaya yardımcı olur,
·         Yaraların iyileşmesini hızlandırıcı etkileri bulunmaktadır.

                Ananasın faydaları, bu tropikal meyvenin şifalı meyveler arasında sayılmasını ve bir bitkisel tedavi gereci olarak kullanılmasını sağlamıştır. Kullanımının tüm dünyada yaygın olması ananasa ulaşmak konusunda kolaylık sağlamaktadır. Zira ananas bugün neredeyse tüm alış veriş merkezlerinde meyve olarak veya içeriğine katılmış bir ürün olarak gayet rahat ulaşılabilen bir bitki olmuştur. Örneğin ananas suyu, ananas konservesi gibi oldukça lezzetli ürünler veya marketlerde satılan meyvenin direk tüketilmesi ananasın faydalarından yararlanmak için yeterli olabilecektir.