28 Ağustos 2013

Banotu (Hyoscyamus niger)

banotu


                Halk arasında gavur haşhaşı ve konca olarak da bilinen banotu ormanlık yerlerde ve yol kenarlarında yetişen sarı çiçekler açan ve boyu en fazla bir metre kadar büyüyebilen bir bitkidir. Patlicangiller ailesinden Latince adı Hyoscyamus niger olan bu ot tohumları kapsüller içinde oluşur ve yıllık otsu bir bitkidir. Ülkemizde kayalık ve kurak yerlerde yetişir.
               
                Banotunun Faydaları
·         İçeriğinde bulunan maddeler sayesinde kanın temizlenmesine yardımcı olur,
·         İyi bir sakinleştiricidir,
·         Krampları giderir,
·         Uykusuzluk problemini çözer,
·         İshal tedavisinde kullanılır,
·         Astımdan kaynaklanan nefes şikayetlerini giderir,
·         Çocuklarda gece alt ıslatma sıkıntısını giderir,
·         Yaşlılık titremesini tedavi eder,
·         Nefes darlığına iyi gelir,
·         Bağırsak spazmını çözer,
·         İyi bir ağrı kesicidir,
·         Mide rahatsızlıklarına iyi gelir,
·         Sinir sistemini yatıştırır

                Şifalı bitkiler arasında banotu kullanımı özen ister. İçerisinde bulunan alkaloidler nedeniyle fazla kullanıldığında zehirlenmelere neden olabilir. Bu nedenle kullanım miktarına dikkat edilmelidir.

Bitkisel tedavi için banotu kökleri, tohumları ve yaprakları birlikte kullanılmaktadır. Banotu kullanım miktarı aşırıya kaçtığında uyuşukluk yapar. Ayrıca uzman kontrolünde kullanılması önerilmektedir.

Banotu kapsül içerinde bulunan tohumları, yaprakları ve kökleriyle bütünüyle şifalı bir bitkidir. Tohumları olgunlaştığında toplanmalıdır, kökleri ve yaprakları taze olarak kullanılmaz, güneşte kurutulur. Kurutulmuş yaprakları ve kökleri haşlanarak elde edilen su, romatizma ağrılarının dindirilmesinde çok etkilidir.

Bitkisel ürünler arasında banotunun birçok türü bulunurken en şifalı olanları siyah ban otu ve mısır banotudur. Ülkemizde alkoloit sektöründe kullanılmak üzere yetiştirilmektedir. Siyah banotu genelde bu alanda Trakya'da yetiştirilmektedir.

Banotu çok şiddetli ağrıları bile kesecek güçtedir. Ayrıca beyin hastalıkları ve nikrist hastalığına da faydalıdır. Bir bardak kaynar suya 10 gram banotu yaprağı konur ve 10 dakika kaynatılır. Elde edilen bu su ile vücutta ağrıyan yerler ovulduğu takdirde kısa sürede ağrıları keser. Banotu bir doktor gözetiminde kullanılmalıdır, evde bitkisel kullanıma uygun bir bitki değildir. 

27 Ağustos 2013

Sarılık Hastalığı

sarılık


Sarılık, karaciğerde oluşan iltihaplanmaya bağlı olarak gelişen ve deri ve mukozalarda renk değişimine yol açan bir rahatsızlıktır. İkter olarak da adlandırılabilen bu semptom, kanda bulunan bilirubin maddesinin artması sonucunda oluşur. Işık mikroskobu ile dahi görülemeyecek kadar küçük bir virüs tarafından yayılan sarılık, virüsün türüne göre farklı tehlike boyutları içerir. Oldukça yaygın olan ve A virüsü ile bulaşan iltihaplanma, kısa bir tedavi ile atlatılabildiği gibi B ve C virüsleri ile yayıldığında kan ile yoluyla bulaştığından ölümlere neden olabilmektedir. A, B, C, D, E ve G virüsleri yoluyla bulaşan bu hastalık, karaciğere ciddi tahribat verebildiği gibi bulaşıcı olduğundan salgınlara da neden olabilmektedir.

Sarılık Belirtileri
İştah bozukluğu, mide bulantısı ve karın ağrısı sarılığın vücut işleyişinde neden olduğu sorunların başında gelir. Ancak deri ve gözdeki renk değişimleri ile idrar ve dışkıdaki bozunumlar, sarılığın saptanmasında önemli rol oynayan belirtilerdir. Ateşin yükselmesi ve idrarın koyu bir renk alması sarılıkla birlikte başka hastalıklara da işaret edebileceği üzere, göz akının sararmasının en büyük bulgusu karaciğerde meydana gelen bu iltihaplanmadır.

Dışkı ya da kan yoluyla bulaşabilen sarılığın tüm türleri bulaşıcı özellik taşımaz. Özellikle yenidoğan sarılığı olarak adlandırılan ve bebeklerde görülen rahatsızlık bulaşıcı nitelikte değildir. Bununla birlikte, özellikle B ve C virüsleri ile bulaşan iltihaplanmalar, anneden bebeğe geçebilmektedir.
               
Bitkisel tedavi yöntemleri kullanılarak önüne geçilmesi mümkün olan sarılık için; turp, soğan ve aşk otu faydalı bitkiler arasında yer alır.

Sarılık Nedenleri
Sarılığın nedenleri arasında, yetersiz beslenme sonucu vücut direncinin azalması; kirli ya da virüs bulaşmış su ya da besin maddelerinin tüketilmesi ya da bulaşıcı sarılık olan kişiler ile yakın temas bulunmaktadır. Karaciğerde oluşan iltihaplanma sonucunda meydana gelen; salgı, dışkı ve deride renk değişimine neden olan sarılığın etkisi şifalı bitkiler ile azaltılabilmektedir. Özellikle andız otu, ekşi yonca, lahana ve maydanoz suyu sarılık için şifalı bitkiler arasında yer almaktadır. Sarılık belirtileri farklı hastalıklara da işaret edebileceği üzere, bazı belirtiler ciddi sonuçlara ve ölümlere neden olabilmektedir. 

24 Ağustos 2013

Balkabağının Faydaları

balkabağı


Balkabağı, sürünerek yerde yetişen bir bitkidir. Hem meyvesi hem de kendisi balkabağı olarak adlandırılır ancak halk arasında balkabağı deyiminden direk olarak meyvesi anlaşılmaktadır. Meyve kısmı genelde büyük boyutlu ve turuncu renktedir. İçerisi bol etli olan bu büyük meyvenin ortasında çok sayıda tohumu bulunur. Tohumları beyaz renkli küçük ve yatay görünümdedirler. Bunlar yemiş olarak da tüketildiği için günlük hayatta kabak çekirdeği olarak bilinir. Ülkemizde bal kabağı denince ilk akla gelen; bundan yapılan tatlılar olmaktadır. Bu özelliği itibariyle mutfak için gayet ideal bir meyve olarak bilinmektedir. Ancak yabancı ülkelerde daha farklı kullanım alanları da bulunur. Örneğin bazı dini törenlerde süsleme bitkisi olarak kullanıldığına çok sık rastlanır. Bu yönde kullanımı o kadar yaygındır ki artık bu törenlerin sembolü haline gelmiştir. Tüm bunların yanı sıra en çok kullanıldığı bir başka alan da bahçe süslemeleridir. Zira aşırı büyük olmayan bazı türlerinin görünümü adeta bir oyuncak topu andıracak kadar göz alıcıdır.

                Mutfak gereci veya süsleme aracı olarak kullanımı bu şekilde olmakla beraber, balkabağı ilaç ve sağlık sektöründe kullanılabilmektedir. Ancak doğal olarak bu yönü pek fazla bilinmez. Yapısal özellikleri dolayısıyla insan sağlığına pek çok açıdan katkılar sağlayabilmektedir. Balkabağı, bünyesinde pek çok minerali, proteini ve vitamini bir arada bulundurmaktadır. Kalsiyum, fosfor, potasyum ve demir bakımından oldukça zengin bir bitkidir. Bununla birlikte çok yüksek miktarda karbonhidrat içermektedir. Ayrıca bol lifli bir yapısı bulunur. Bu şekilde özelliklerinin getirisi olarak balkabağının faydaları da oldukça fazladır. Söz konusu faydalardan bir kısmını şu şekilde özetleyebiliriz;
  • İnsan vücudundaki yağ oranının düzenlenmesine yardımcı olur,
  • Kandaki toksinlerin atılmasını sağlayarak kanın temizlenmesini sağlar,
  • Yüksek miktarda lif içerdiğinden ötürü sindirim sistemi için oldukça faydalıdır,
  • Erken dönemde alzheimer ile mücadele konusunda vücuda destek olur,
  • Yapısında bulunan demir mineralleri sayesinde kan yapıcı özelliktedir,
  • Kan yapıcı olması dolayısı ile de kansızlık hastalığının tedavisinde etkili rol oynar,
  • Birçok kanser türünün tedavisine katkıda bulunur.

                Balkabağı neredeyse her yerde kolaylıkla bulunulabilecek bir meyvedir. Sayılan birçok özelliğinin getirisi olarak şifalı bitkiler arasında adının anılması gayet doğaldır. Bitkiseltedavi alanında da oldukça etkili bir meyve olan balkabağından faydalanabilmek adına gerek meyvenin kendisinin, gerekse kabak çekirdeği tüketilmesi bile yeterli olabilecektir.


23 Ağustos 2013

Böbrek İltihabı

böbrek iltihabı


                Nefrit adıyla da duyulabilen böbrek iltihabı veya böbrek enfeksiyonu, temelde bakterilerin sebep olduğu bir rahatsızlık türüdür. Bilindiği üzere böbrekler, vücutta idrarı süzmekle görevli organlardır. Dolayısıyla böbreklerin hem idrar ile hem de kan ile temasları sürekli olarak devam etmektedir. Kandan veyahut idrardan gelebilecek bakteriyel etkenlere oldukça açık bir organ olması dolayısıyla bunların sebep olacağı iltihaplanmalar konusunda da yüksek risk taşırlar.

                Böbrek iltihabı hastalığına, görüldüğü kişi grupları açısından özellikle kadınlarda 30 yaş üzerinde biraz daha sık rastlanabilmektedir. Lakin bu durum yegâne fark faktörünü teşkil etmez. Zira daha ileri yaş gruplarında özellikle prostat rahatsızlığından şikâyetçi erkeklerin böbrek iltihabı hastalığına yakalanması daha olasılık dâhilinde görülmektedir.

                Böbrek iltihaplanmaları ilk oluştuklarında bir anda kendisini gösteren nitelikte olurlar. Kalıcı olarak tedavi edilmesi oldukça mümkün olan bu iltihaplanmalar, şayet tedavi edilmezlerse daha ciddi bir rahatsızlık olan böbrek yetmezliğine bozabileceklerdir. Bu açıdan düşünüldüğünde böbrek iltihabı belirtileri hissedildiği anda teşhis ve tedavi için gerekenlerin yapılması oldukça önemlidir. Bu belirtiler şu şekillerde görülebilir;
  • Vücutta fiziksel hareketlerden bağımsız şekilde şiddetli bel ağrıları görülmesi,
  • Söz konusu bel ağrılarının devam safhalarında yüksek ateş sorununu getirmesi,
  • İdrar atımı esnasında yanma, sızı gibi acı veren etkiler hissedilmesi,
  • İdrar renginin oldukça koyu bir hal alması,
  • Normal şartlarda olduğundan daha sık şekilde tuvalete gitme ihtiyacı duyulması.

                Bunların yanı sıra böbrek iltihabı nedenleri noktasından da biraz bahsedilmesi gerekir. Zira bunların bilinmesi, belirtilerin oluştuğu zamanlarda böbrek iltihabından ne derece şüphelenilebileceğine yardımcı olacaktır. Bu nedenler;
  • Bazı alerji türlerinin vücuttaki yan etkileri,
  • İdrar yollarından geriye doğru bir takım bakterilerin böbreğe ulaşması,
  • Bazı antibiyotiklerin yan etkileri,
  • Böbrekteki taş oluşumları
  • İdrar çıkış yollarında görülen daralma rahatsızlıkları şeklinde sıralanabilir.

                Böbrek iltihabı bitkisel tedavi ile oldukça hızlandırılabilen bir iyileşme sürecine sahiptir. Şifalı bitkiler kullanılarak hazırlanacak bir takım dâhili gıda takviyeleri sayesinde bu rahatsızlığa karşı etkili bir bitkisel tedavi uygulamak mümkündür.

21 Ağustos 2013

Baldıran Otu (Laserpitium Glaucum)

baldıran otu

Baldıran otu botanik biliminde maydanozgiller familyasına mensup, bunu adeta hak edercesine maydanozlar ile benzerlik gösteren bitkidir. Ağı otu veya şeytantersi isimleriyle bilindiğine de rastlanabilmektedir. Rutubetli yerlerde daha rahat yetişen baldıran otu, bunun yanı sıra duvar dipleri, yol kenarları, ev çevreleri gibi yerlerde de görülebilmektedir. Bu kadar rahat yayılma özelliğine sahip olması ise aslında insan sağlığı için yüksek riskler arz etmektedir. Çünkü her ne kadar şifalı bitkiler arasında sayılmasını haklı çıkaracak nitelikte özellikleri bulunsa da baldıran otu ölümcül zehre sahip bir bitkidir. Beş veya altı gram gibi çok küçük miktarlarının bir insanı rahatlıkta ölüme sürükleyeceği bilinen baldıran otu, hayvanlara karşı ise çok daha acımasızdır. Sadece üç gramı ile bir çiftlik hayvanını öldürebileceği bilinmektedir. Eski Yunan uygarlığı zamanından beri bir ölüm aracı olarak bilinen baldıran zehiri, o zamanlarda adı günümüze kadar gelmiş bir filozof olan Sokrates’in de ölüm nedenidir.

Bahsedilen şekilde kolay yetişebilmesinin yanında maydanozlarla olan benzerliği yüzünden de tehlikesi iyice büyük boyutlara ulaşmaktadır. Zira kimi zaman maydanozlar ile karıştırılarak tüketildiği görülebiliyor. Böyle durumlar insan sağlığı için oldukça tehlikeli olsa da aslında baldıran otu, maydanozlarla olan benzerliğini bazı temel noktalarda kaybetmektedir. Bunların bilinmesi, daha bilinçli bir tüketime olanak sağlayacaktır. Her şeyden önce baldıran otunun tepesinde açan çiçeğine benzer bir yapı maydanozlarda bulunmamaktadır. Şayet çiçek döneminde ise bu sebepten ötürü ayırt edilmesi oldukça kolaylaşmaktadır. En tepesindeki dallanmış yapıların uç kısımlarında açan beyaz çiçekler bunu mümkün kılmaktadır. Bunun yanı sıra baldıran otu, maydanozlara nazaran daha uzunca bir yapıya sahiptir. Bir şifalı bitki olduğundan da bahsettiğimiz baldıran otu, bu özelliği sayesinde bitkisel tedavi alanında kullanılabilmektedir.

Baldıran Otunun Faydaları
  • Adele spazmlarının giderilmesine yardımcı olur,
  • Saç dökülmesini engelleyici etkileri bulunur,
  • İdrar atımını kolaylaştırarak mesane tıkanmalarının giderilmesini sağlar,
  • Ağrı kesici özellikleri vardır.
  • Göğüs hastalıklarının bertaraf edilmesinde etkilidir,
  • Sara hastalığına karşı iyi gelen özellikleri vardır.

Baldıran otunun bu faydalarından yararlanmak için çayı yapılarak içilebileceği gibi merhemi de kullanılabilmektedir. Bu açıdan hem dahili hem de harici tedavi yöntemleri için de uygundur.

20 Ağustos 2013

İshal

ishal


İshal, insan dışkısının olması gerekenden daha yumuşak, daha sulu halde bulunması durumuna verilen addır. Ülkemizde halk arasında diyare olarak da bilinen ishal, bir hastalık olarak tanımlanmamaktadır. Bunun yerine bir belirti olduğu kabul edilir. Pek çok insanın yaşamı boyunca birçok kez başına gelen bu durum, ülkemizin bulunduğu şartlar itibari ile pek dikkat çekici bir rahatsızlık olmasa da dünyanın geneli için aynı şeyleri söylememiz zordur. Zira ishal özellikle küçük çocuklar için oldukça tehlikeli bir belirtidir. Bunun sonucu olarak da dünyada her yıl sayıları milyonlara varan çocuk ölümleri gerçekleşebilmektedir. Herkeste görülebilen bu rahatsızlık, bir grup olarak belirtilmek istendiğinde özellikle bebeklerde meydana gelmesi halinde risk elemanı teşkil edebilmektedir. Bebek vücudu suya yetişkin bir insana nazaran çok daha fazla ihtiyaç duymaktadır ve ishal niteliği itibariyle çok ani ve yüksek miktarda su kaybına yol açtığından bebekler açısından oldukça tehlikeli olması anlaşılabilir niteliktedir.

Her ne kadar kişilerce fazla önemsenmese de ishalin uzaması halinde aslında bebeklerde olduğu kadar tehlike arz edebileceğinin bilinmesi gerekir. Çünkü ishal yolu ile vücut yüksek oranda su kaybederken aynı zamanda bol miktarda tuz atımı da gerçekleştirmektedir. Bu durumlar ise uzun vadede insan vücudunda yer alan birçok organın çalışmasını olumsuz etkileyebilecektir. Genel olarak vücut tuz ve su ihtiyacından mahrum kalacak, organlarda kalıcı hasarlar meydana gelebilecektir. Bu özellikleri göz önüne alınınca aslında ciddiye alınması gereken bir rahatsızlık olduğu ortadadır.
İshal nedenleri olarak sayılabilecek başlıca etmenler ise şunlardır;
·         Sindirim sisteminin çalışma düzenini bozacak nitelikte gıda zehirlenmeleri,
·         Vücuda alınan mikrobik oluşumlar,
·         Bunlara yol açacak nitelikte çiğ et ve yıkanmadan yenilen sebzeler,
·         İçme suyunda bulunan bakteriler,
·         Bozulmuş, tarihi geçmiş besin maddelerini tüketmek.

Bu örnekler çoğaltılabilir ancak en temel anlamda ishal nedenleri bu şekildedir. İshal tedavisi için bugün birçok bitkisel çözüm de oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Bu durum o kadar yaygındır ki halk arasında ishal nasıl geçer veya ishale ne iyi gelir gibi sıkça merak edilen sorulara yanıt olarak bir bitkisel tedavi yöntemine ulaşmak işten bile değildir. 

19 Ağustos 2013

Badem (Prunus dulcis)


badem

Badem ismi aslında meyvenin yetiştiği ağacın adıdır. Ancak günlük kullanımda meyvesi badem, ağacı ise badem ağacı olarak anılmaktadır. Badem, özellikle ticari değeri açısından oldukça önemli bir bitkidir. Bunun temel sebebi, yapısında yüksek yağ oranı bulundurmasıdır. Bu sebeple badem yağı elde edebilmek için de kullanılan meyve, bunun yanı sıra güzel bir tada sahip olmasından dolayı çikolata sanayinde de oldukça önemli bir yere sahiptir. Tüm bu özellikleri bademin yüksek bir ticari değere sahip olmasını sağlamaktadır.

Botanik bilimi sınıflandırmasına göre gülgiller ailesinden, yani bildiğimiz güllere bir şekilde akraba olan badem, gerek ağacının yapısı gerekse meyvesinin görünümü olarak oldukça farklı özelliklere sahiptir. Badem kimi yerlerde 10 m boya kadar ulaşabilen, ilkbaharda adeta papatyaları andıran çiçekler açan bir ağaçtır. Meyveleri ise yine çoğu kez başparmak boyunda, sert kabuklu yapıdadır. Bu meyveler henüz yaz başlarında iken çağla dönemini yaşarlar. Bu dönemde yeşil birer çağla olarak da tüketilmeye uygun olan badem meyveleri, çağla döneminden sonra tam anlamıyla badem olana kadar artık yenecek kıvamlarını kaybederler. Çağla döneminden sonra dış tarafında adeta kadifeyi andıran bir kabuk yapısı, onun altında ise çok sert bir tabaka gelişir. Yenilen meyve ise bunların en iç kısmında koruma altında bulunur. Eylül ekim aylarında da bu bademler toplanmaya uygun hale gelmiş olur.

Badem, tüm bu özellikleriyle oldukça yüksek bir ticari değere sahip ise de, kullanım alanları sadece yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Bademin faydaları insan sağlığı için oldukça önemli olduğundan, bu meyve de şifalı bitkiler arasında sayılmış ve bitkisel tedavi için kullanılır olmuştur.

Bademin Faydaları
·         Vücudun zinde hissetmesini sağlar,
·         Etkili bir müshil özelliği taşır,
·         Astım, bronşit gibi göğüs hastalıklarına karşı etkilidir,
·         Boşaltım sisteminde meydana gelen iltihaplanmaları iyileştirmeye yardımcıdır,
·         Kalp krizi riskini azaltıcı etkisi bulunur,
·         Yağı; saç köklerini geliştirici etkiler taşır,
·         Kandaki şeker oranının normal düzeyde kalmasına yardımcı olur.

Bu sayılan özelliklerden yararlanabilmek için badem yağı kullanmak, bademi yemiş olarak tüketmek birer yol olabileceği gibi, badem menşeli bitkisel gıda takviyelerinin tüketilmesi de istenilen sonuçlara ulaşılmasını sağlayabilecektir. 

17 Ağustos 2013

Ayvadana Otu

ayvadana otu

                Ayvadana otu, kimi yerlerde pelin otu veya misk otu isimleriyle de bilinen, bileşikgiller ailesinden gelen bir bitkidir. Asya ve Avrupa’nın neredeyse her yerinde görülebilen bitki, özellikle ılıman alanlarda daha rahat yetişebilmektedir. Ortalama boyu 70 - 80 cm civarlarında seyreder ancak yetişmesine uygun ortamlar bulduğunda 100 cm üzerine kadar erişebilmektedir. Tek bir kökten, birçok gövde şeklinde büyüyen bitkinin alt kısmında bulunan yaprakları ortalama olarak bir el ayası büyüklüğündedir. Bu büyüklük, bitkinin yukarısına doğru azalma gösterir. Çiçekleri ise sarı veya kimi zaman kırmızımsı tonlarda kahverengi bir görünüm taşır. Ayvadana otu çiçekleri aşağıya dönük şekilde yetişmektedir.

                Ayvadana otu için söylenebilecek en dikkat çekici özellik şifalı bitkiler arasında yer alıyor olmasıdır. Ciddi anlamda bir ticari değeri bulunmamakla birlikte bitkisel tedavi için kullanılabilen özellikler taşıması dolayısıyla bu alanda kullanılmaktadır. Ayrıca ayvadana otu faydaları itibariyle de aslında değerli bir bitkidir. Çünkü onun değeri, temelde ona ihtiyaç duyan kimseler için oldukça fazladır. Hastalığına şifa edeceğini bilen bir kişi için düşünüldüğünde ticari değerinin pek de akla gelmeyeceği ortadadır. Söz konusu faydalardan en dikkat çekenler şu şekilde sıralanabilecektir;
·         Bayanların adet dönemlerinin düzenlenmesine yardımcı olur,
·         Sindirim sistemini temizleyici olması; bağırsak kurtlarından kurtulmayı sağlar,
·         Anemi tedavisinde olumlu katkılar yapar,
·         İshal probleminin giderilmesine yardımcı olur,
·         İştah açıcı etkilere sahiptir.

                Sayılan etkilerden faydalanabilmek için ayvadana çayı tüketilmesi en kolay yollardan biridir. Ayvadana çayı elde etmek için bitkinin hasat dönemi olan yaz aylarında toplanması gerekmektedir. Şayet yaprakları toplanırsa gölge bir ortamda kurutularak rutubetten uzak şekilde saklanması yerinde olacaktır. Ancak köklerinin toplanması biraz daha farklı bir usule tabidir. Topraktan sökülen köklerin kesinlikle yıkanmaması gerekir. Bunun yerine kuru bir fırça yardımı ile temizlenerek kurutulmaları daha uygundur. Elde edilen ayvadana otu kuruları ise çayı yapılmak suretiyle tüketime hazır hale getirilebilir. Evde kolaylıkla yapılabilecek olan ayvadana çayı sayesinde yukarıda sayılanlar yanında birçok rahatsızlığa da iyi gelecek etkiler elde etmeniz mümkündür.

16 Ağustos 2013

Gastrit

gastrit

                Gastrit, çok yaygın görülen bir mide rahatsızlığıdır. Daha detay anlamda tanımlamak istersek bir mide iltihaplanması olduğunu söyleyebiliriz. Vücudumuza çeşitli şekillerde giren bazı tür mikropların mideye ulaşması sonucu oluşan bu iltihaplanma, tedavi edilmediği takdirde insan sağlığı için oldukça tehlikeli sonuçlara neden olabilmektedir. Tedavi edilmemesi ülser ve hatta kansere dahi yol açabilen gastrit, bu kadar ciddi bir risk arz etmesine karşın aslında pek çok kimse tarafından bilinen bir hastalık değildir. Bunun sebebi; gastrit belirtileri olarak bilinen birçok uyarıcının aslında insanların günlük yaşantısında çok sık karşılaştığı durumlardan ibaret olmasıdır. Böyle olunca kişiler gastrit belirtisi olabilecek nitelikteki bir takım işaretleri, normal olarak karşılayabilmekte ve dolayısıyla gastritin gizli kalmasını istemeden de olsa sağlayabilmektedirler.

                Bahsettiğimiz gastrit belirtilerinden bir kaçını örnekleyebiliriz. Mesela yemek sonrasında midede yanma hissi aslında nitelikli bir gastrit belirtisi olabilir. Ancak kişiler, bu durum kendilerini çok şiddetli olarak rahatsız etmedikçe teşhis ettirme yoluna gitmemektedirler. Bunun yanı sıra yine midede hissedilen şişkinlik durumu da bir gastrit belirtisi olabilir. Yine mide ağrısı, mide bulantısı da gastrit göstergesi olarak kabul edilebilmektedir. Ancak dikkat edeceğiniz üzere bu örnekler günlük hayatta herkesin başına gelebilecek gayet doğal durumlar olduğu için sıklıkla bir gastrit şüphesi uyandırmamaktadırlar.

                Ancak bunların yanında, gastriti daha temel olarak ayırabilecek bir durum daha vardır. Kusma durumu da bir gastrit belirtisidir. Kusma da gastrit şüphesi uyandırmayacak kadar doğal olmasına karşın, gastrit rahatsızlığının bir getirisi olarak kusulduğunda midedeki iltihaplardan sızan kanın da dışarıya koyu bir şekilde atıldığına rastlanılabilmektedir. Bu durum, gastritin en ayırt edici özelliklerinden birini teşkil etmektedir.

                Gastrit nedenleri olarak ise aslında temelde bir mikrop kapma sonucu iltihap oluşumu gösterilebilir. Ancak bunu tetikleyen durumlar çok farklı nitelikte olabilir. Örneğin kimilerinde alkol almak gastriti tetiklerken, kimileri için ilaç kullanmak aynı sonucu doğurabilmektedir.

                Gastrite ne iyi gelir sorusunu en çok soranlar; tabii olarak gastrit şikâyeti olanlardır. Gastrit bitkisel tedavi ile olumlu sonuçlar alınabilen bir alan olduğu için özellikle papatya, patates, kimyon, zencefil ve bunlardan elde edilecek bir takım ürünlerin faydalı olacağını söyleyebiliriz. Gastrit için şifalı bitkiler olarak da sayılacak bu örneklerden özellikle papatyanın çayı, patatesin ise çiğ halinin suyu gastritten şikâyet edenler için oldukça etkili olabilmektedir.

15 Ağustos 2013

Grip Tedavisi

grip tedavisi


                Grip, virüsler ile bulaşan bir tür enfeksiyondur. Vücudun birçok hastalığın aksine kolayca karşı koyabildiği ve kendiliğinden bağışıklık üretebildiği grip, buna rağmen asla tam anlamıyla durdurulabilmesi mümkün olan bir hastalık değildir. Kişi grip olduğunda, vücutta bu duruma karşı bir savunma oluşmaya başlar grip atlatıldıktan sonra vücut gribe karşı bağışıklık kazanır. Ancak bu bağışıklık, kişiyi uzun süre koruyamaz çünkü yüzlerce farklı çeşit grip virüsü vardır ve vücut hangisine karşı bağışıklık kazanırsa kazansın tanımadığı bir başka türe karşı halen savunmasız kalmaktadır. Bu sebepledir ki grip aşıları her yıl yeniden vurulmakta, yapılan aşı kişiyi ancak o yıl için koruyabilmektedir. Çünkü bir sonraki seferde artık vücudun grip kapmasına yol açacak olan virüs farklı bir yapıda olacak ve edinilen bağışıklık onu tanıyamaz hale gelmiş olacaktır.

                Durdurulması bu denli güç olmasının yanında, gribin bulaşması da oldukça kolaydır. Çoğu kez bir temasa bile gerek kalmaksızın sadece hava molekülleri aracılığıyla bulaşabilen grip, bunun yanı sıra ortak kullanılan bir takım eşyalara direk temas ile de bulaşabilmektedir. Hatta o kadar bulaşıcıdır ki gripli kişi ile aynı odada solumak dahi virüsün vücudunuza girmesine sebep olabilmektedir. Tüm bu sayılanlar aslında akla bir anda grip nasıl geçer sorusunu da getirmektedir.

                Ancak gribin bu şekilde korkutucu özelliklerinin olmasının yanında, en fazla bir hafta içerisinde vücudu terk ettiğini de söylemek gerekir. Kendiliğinden iyileşme süreci en çok bir hafta yahut on gün süren bu rahatsızlık, her ne kadar kısa süreli de olsa bazen kişiyi yatağa mahkûm edebilmektedir. Grip için şifalı bitkiler kullanılması, bitkisel tedavi ile bu sürenin iyice kısalmasını sağlayabilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, gribe yakalanan herkesin çok düşük de olsa gripten dolayı ölme ihtimali bulunmaktadır.

                Gribe ne iyi gelir noktasında ise profesyonel bir tedavi sürecine ihtiyaç duyulmadan evde çok rahatlıkla uygulanabilecek yöntemlerden bahsedebiliriz. Gribal enfeksiyon her ne kadar kendiliğinden kısa sürüyor olsa da bu süreci daha da kısaltmak kişinin sağlığı açısından faydalı olacaktır.


13 Ağustos 2013

Cilt Alerjisi

cilt alerjisi


Bağışıklık sistemimizin yabancı maddelere karşı gösterdiği tepkilere alerji denir. Cilt alerjisi, vücudun hassas olduğu bir takım maddelere karşı deri üstünde beliren oluşumlardır. Bağışıklık sistemi, yabancı olarak gördüğü bazı etkenlere anında reaksiyon gösterir. Bu reaksiyon sonucunda ciltte oluşan kabarmalar ve kızarıklara genel olarak deri alerjisi denir. Bu kızarık ve kabarmalara bağlı olarak kişide alerjik kaşıntı da görülebilir. Vücutta oluşan hassasiyete bağlı olarak ciltte yanma ve huylanma hisleri doğrultusunda meydana gelen alerjik kaşıntı; kimyasal ürünler, sinir - stres, mantar, yün, metal ürünler, böbrek hastalıkları ve yumurta, istiridye, süt gibi yiyeceklerden kaynaklanabilir. Bu kaşıntıların giderilmesi için önce doğru teşhisin konulması gerekir. Bu nedenle cilt alerjisi ile alakalı kaşıntı problemi görüldüğünde doğru tedavi için önce bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Alerjik cilt hastalıkları genel olarak atopik dermatit yani egzama, ürtiker yani kurdeşen ile anjiyoödem yani kuşpalazı olarak ana gruplarda incelenir. Egzama; tekrarlayan, pembe renkli ve yüzeyi pütürlü bir alerjik cilt hastalığıdır. Kurdeşen ise pembe renkli ancak ortası bazen soluklaşabilen ve kaşıntılı kabarıklardır. Vücudun herhangi bir yerinde belirebilir. Son olarak anjiyoödem; göz, dil ve dudak çevrelerinde, deri altında çıkar. Kaşıntı yapmaz ve renk değiştirmezler.

Cilt alerjisi birden bire oluşan ve bireyin psikolojisini olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Çünkü herhangi bir maddeye alerjisi olan birey, kendini o maddeden korumak isteyecek ve dolayısıyla kısıtlandığını hissedecektir. Ayrıca kimi alerji türleri de doğrudan psikolojik nedenlerden ortaya çıkmaktadır. Sinir ve strese bağlı olarak gelişen alerji tipleri buna örnek verilebilir.

Alerji bitkisel tedavi için ısırgan otu ve kırkkilit otu karışımlı çay kullanılabilir. Özellikle saman nezlesinden kaynaklanan cilt alerjilerine çok iyi gelecektir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi alerjiler farklı nedenlerden dolayı meydana gelebileceği için bu çayın faydasını göremeyebilirsiniz. Hatta eğer bu otlara da alerjiniz var ise daha çok zararını bile görebilirsiniz. Genel olarak alerjiye iyi gelen bitkiler alerjinin türüne ve kaynaklandığı nedene göre değişebilir. Genel olarak cilt alerjilerinde laden gülü de etkili bir şifalı bitkidir.

12 Ağustos 2013

Böbrek Taşı

böbrek taşı

Kalsiyum gibi sert maddelerin böbreklerde birikmesi sonucunda oluşan kitleye böbrek taşı denir. Bu kitle zamanla yer değiştirerek idrar yollarına doğru ilerler. Bir engele takılmaması durumunda, idrar yollarından çıkarak vücuttan atılır. Ancak böbrek taşı genel olarak bu ilerleme sırasında kanallardan birine takılır. Kişinin çektiği acı ve duyduğu rahatsızlık da bu tıkanma yüzünden gerçekleşir.

Böbrek Taşı Belirtileri
  • Taşın bulunduğu bölgede şiddetli ağrı (bu belirti kişide böbrek taşı oluştuğunun ve bu taşın ciddi bir boyuta geldiğinin en büyük belirtisidir)
  • İdrar yaparken yanma hissi,
  • Sırt ağrısı,
  • Kas ağrısı,
  • Şiddetli idrar yapma isteği,
  • Mide bulantısı ve buna bağlı olarak kusma,
  • Ateş,
  • Titreme

Böbrek Taşı Nedenleri
  • Ürik asit, sistin, kalsiyum, oksalat gibi maddelerin idrarda fazla miktarda bulunması,
  • Asitli içeceklerin fazla ve uzun süre tüketilmesi,
  • Lifli maddelerin az tüketilmesi,
  • Bazı ilaçların yarattığı yan etkiler,

Böbrek taşının kesin teşhisi, ancak bilimsel görüntüleme ve test teknikleri ile mümkündür. Bu bağlamda uygulanacak ilk yöntem röntgen filmi olacaktır. Ancak röntgen sonuçları tam olarak bütün taşları göstermeyebilir. Bilgisayarlı tomografi bu anlamda daha iyi ve kesin sonuç verecektir. Ayrıca belirtileri üzerinizde hisseder hissetmez vakit kaybeden uzmana danışmanız iyileşme süreci açısından da önemlidir. Çünkü böbrek taşları zamanla büyüyebilir ve çoğalabilirler. Bu iyileşme sürecinizi uzatabileceği gibi çekeceğiniz acıyı da arttıracaktır.

Böbrek taşı bitkisel tedavi yöntemlerini kullanmak istiyorsanız, ilk olarak yüz gr mısır püskülünü bir litre su içinde kaynatınız. Süzüp soğumaya bıraktıktan sonra günde iki kere aç karna birer bardak içmeniz böbrek taşınızın düşmesine yardımcı olacaktır. Hastalara yardımı dokunacak bir diğer bitkisel tedavi de çoban kesesi ve sedef otu çayıdır. Bu iki bitkiyi aynı anda kaynatıp çay gibi demlenmeye bırakın. Günde iki kere birer fincan içmeniz yeterli olacaktır. Bu şifalı bitkiler dışında, tüketmeniz gereken diğer gıdalar da limon suyu ve pekmezdir. Son olarak şunu da belirtmeliyiz ki böbrek taşlarının çoğu kendiliğinden düşme eğilimlidir. Ancak bu uzun ve sancılı bir zaman gerektirecektir.

08 Ağustos 2013

Arpacık Tedavisi



Arpacık, çok sık karşılaşılan bir göz rahatsızlığı olmasına karşın, tedavisi basit ve bazı istisnalar dışında tehlike yaratmayan bir sorundur. Çok nadir olarak cerrahi müdahale gerektirebilir. İç ve dış olmak üzere iki türlü arpacık vardır. Dış arpacık, göz kapaklarının dışında bulunan ve kirpiklere bağlı olan yağ bezelerinin tıkanıp, bakterilerin içeride kalmasıyla meydana gelir. Bu yağlar gözün yüzeyini korumaya yararlar. İç arpacık ise, göz kapaklarının içinde bulunan yağ bezelerinin tıkanıp bakterilerin içeride kalmasıyla meydana gelirler. Burada ki yağ bezelerinin kirpiklerle herhangi bir bağlantısı yoktur. Genel olarak beden sağlığının kötü olması, bağışıklığın düşük olması ile kuru ciltler, arpacık hastalığına zemin oluştururlar.

Arpacık belirtileri şu şekilde özetlenebilir; Gözde kaşınma hissi, batma hissi, göz kapakları açılıp kapanırken rahatsızlık duyma. Bu belirtiler sadece birkaç gün sürer, sonrasında arpacık kendini belli eder. Küçük bir nokta ile başlayıp şişkin ve kırmızı bir noktaya dönüşür. Dış arpacık göz çevresinde hemen farkedilirken, iç arpacık ancak göz kapağı kaldırıldığında görülebilir. Ayrıca iç arpacık, dış arpacığa göre daha ağrılıdır. Bu bağlamda görüntü olarak dış arpacığın, rahatsızlık anlamında ise iç arpacığın daha kötü olduğu söylenebilir. Arpacık nasıl geçer? Bu sorunun cevabı teşhis zamanına göre değişir. Şöyle ki; erken farkedildiği zaman merhem ve antibiyotikler arpacığı tamamen iyileştirebilir. Buna karşın, arpacıkta püstül oluştuktan sonra farkedilen durumlarda ancak iltihap boşaltılıp temizlenerek tedavi gerçekleştirilebilir.

Arpacık bitkisel tedavi yöntemlerinde ise yaygın olarak kullanılan bitki sarımsaktır. Kullanım şekli ise şöyledir; Bir diş sarımsak bıçağın arka tarafıyla ezilir ve kabuğundan ayırılır. Bıçağın keskin tarafına temas etmeden, elle bölünür ve arpacığın üzerinde bekletilir. Bu yöntemi kullanacak olan hastalara bir ufak hatırlatma yapmak gerekir. Sarımsağı temas ettirdikten sonra gözlerinizde yanma ile beraber bir acı hissedebilirsiniz.

Arpacık için önerilen farklı şifalı bitkiler de mevcuttur. Keten tohumu, yaban mersini bunlara örnek verilebilir. Ancak bitkisel tedavi yöntemlerinden sarımsağı kullanmanız yararınıza olacaktır. Zaten sarımsağın genel olarak iltihap kurutucu özelliği herkes tarafından bilinmektedir. Doğal antibiyotik dediğimiz sarımsak, iltihap konusunda kesinlikle vazgeçilmez konumdadır.

06 Ağustos 2013

Addison Hastalığı

addison

Böbreklerimizin üstünde yer alan böbreküstü bezleri, hayatımızı devam ettirebilmemiz açısından oldukça önemli olan bir takım hormonlar salgılar. Bu hormonların yetersiz salgılanması ya da hiç salgılanmaması çok ciddi sağlık problemlerine yol açar. Addison hastalığı, böbreküstü bezlerinin yetersiz kalmasıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Addison hastalığı sinsi bir hastalıktır, çoğu zaman hissettirmeden ilerler ve kişinin yaşam kalitesini düşürür.

Addison belirtileri
  • Kas güçsüzlüğü,
  • Vücutta istemsiz ve anormal hareketler,
  • Dikkat dağınıklığı,
  • Hafıza zayıflığı, hafıza bulanıklığı gibi hafıza problemleri,
  • Hallüsinasyonlar görme,
  • Ciltte görülen dökülmeler, ciltte meydana gelen yaralar,
  • Tansiyon ve nabızda değişimler,
  • Sık sık ishal olma,
  • Halsizlik,
  • Terleme,
  • Baş ağrısı,
  • Mide bulantısı ve buna bağlı olarak kusma,
  • İştah Kaybı,
  • Titreme,
  • Deride renk değişimlerinin gözlenmesi

       Addison nedenleri
  • Vereme bağlı olarak dokularda gerçekleşen yıkım,
  • Kronik enfeksiyon hastalıklarından dolayı meydana gelen doku yıkımı,
  • Kloroform ve salvarsan gibi zehirli maddeler,
  • Böbreküstü bezi tümörleri,
  • Böbrek üstü bezi damarlarının tıkanması,
  • Frengi

addison hastalığının nedenleridir.

Addison bitkisel tedavi yöntemlerinden biri çokça bilinen ve kullanılan meyan köküdür. Meyan kökü; bal, şerbet ya da ilaç şeklinde alınabilir. Ancak hazırlanması bakımından en kolay yöntem çay olarak tüketilmesidir. Kaynamış bir fincan suyu, yarım kahve kıyılmış meyan kökünün üzerine döküp, 5 dakika demlenmesini bekleyin ve ardından süzün.

Ancak meyan kökü kullanacak kişilerin, doz konusunda çok dikkatli olmaları gerekir. Günlük en fazla 600 mg kapsül yeterli olacaktır. Ayrıca kullanım süresi beş haftadan uzun olmamalıdır. Beş haftayı doldurduğunuzda mutlaka en az 3 hafta ara verin.

Bitkisel ürünler arasında Addison hastalığına iyi gelecek tek bitki meyan köküdür diyebiliriz. Elbette ki şununda altını çizmek gerekir ki, addison ciddi bir hastalıktır ve bu hastalığa yakalananlar mutlaka sürekli bir uzman kontrolünde hareket etmelidir. Daha önce denenmemiş ve bilinmeyen bir yöntemden bahsedildiğinde mutlaka doktoruna danışmalıdır. Şifalı bitkiler diye adlandırılıan faydalı bitkiler, doğal olduğu için zararsız olarak görülebilir ancak durum öyle değildir. Bazı bitkiler, bir takım hastalıkları tetikleyebilir ya da ilerletebilir. Bu nedenle özellikle de büyük hastalıklarda bilinçsiz hareket etmekten kaçınmak gerekir.

05 Ağustos 2013

Ayrık Otu (Elytrigia repens)

ayrık otu


                Ayrık otu, yassı yapraklı ve dikenli bir bitkidir. Bir metreye kadar büyüyebilen bu bitkinin gövdesi dört kısımdan oluşmaktadır. Ayrık otu çabuk çoğalan ve her ortamda yetişebilen bir bitkidir. Ayrık otu öncelikle kumlu toprağı sever. İçeriğinde demir, şeker, silisik asit, potasyum, A ve B vitamini bulunmaktadır.

                Ayrık otu faydaları
  • Susuzluğun dindirilmesini sağlar. Kaynatılarak elde edilen suyu tüketildiğinde harareti giderir,
  • Böbrek hastalıklarında çok faydalıdır, böbrek hastalıklarının tedavisinde öncelikle bal ve nane çayına eklenerek tüketilmelidir,
  • İdrar yolu iltihabını tedavi eder. Ayrık otu çayına papatya da eklenerek içildiğinde idrar yollarında oluşan iltihabı söker. Bunun için hazırlanan çay aç olarak tüketilmelidir,
  • Karaciğeri temizlemek için bire birdir. Ayrık otu kökleri kaynatılır ve bu su tüketilir,
  • Kanı temizleme özelliği bulunmaktadır,
  • Metabolizmayı hızlandırır. Ayrık otu köklerinden elde edilen çay günde üç bardak içildiği takdirde yağ yakımını hızlandırır. Böylece zayıflama sağlar,
  • Sarılık hastalığının tedavi edilmesi için düzenli tüketilmelidir,
  • Balgam söker,
  • Gastrit hastalığına çok faydalıdır,
  • Dalak, böbrek ve karaciğerde oluşan tıkanmaları açar. Aç olarak çayı tüketildiğinde bu rahatsızlıkları gidermektedir,
  • Selülitlerin düşmanıdır,
  • Romatizmal hastalıkları tedavi eder

                Bir litre kaynamış suya bir tutam ayrık otu eklenerek ayrık otu çayı hazırlanır. Günde üç bardak tüketilmelidir. Şifalı bitkiler arasında ayrık otu çok fonksiyonlu bir bitkidir. Tedavi edici gücü yüksektir ve farklı alanlardaki hastalıklarda etkilidir. Ateş düşürme ve böbrek hastalıklarını tedavi etmesinin yanı sıra gut hastalığını iyileştirir. Ayrık otu çayı, bitkisel tedavi alanında sık uygulanırken hiçbir yan etkisi olmayan bir çaydır. Bunun nedeni bu bitkide zehirli herhangi bir madde bulunmamasıdır. Ayrık otu nane, tarçın gibi bitkiler eklenerek etkisi daha da arttırılabilmektedir.
                Selülitlerden kurtulmak ve zayıflamak için ideal bir bitki çayıdır. Ayrık otu çayı her gün taze olarak hazırlanmalı ve aç olarak tüketilmelidir. Düzenli tüketildiği takdirde kısa süre de etkilerini gösterir.

02 Ağustos 2013

Böbrek Büyümesi


Böbrek büyümesi, idrarı toplayan sistemlerin herhangi bir sebeple tıkanıp, içerisinde idrar biriktirmesi sonucu büyümesi veya genişlemesi olarak tanımlanır. Böbreğin idrarı depoladığı yer (pelvis renalis bölgesi) idrar birikintisi dolayısı ile şiştiği için böbreğe basınç yapar ve böbreğin bazı dokularına zarar vererek düzgün çalışmasını zamanla engeller.

Eğer vücutta tek böbrek büyümesi var ise, diğer böbrek çalıştığı için geç fark edilebilir. Tek böbreğin büyümesi durumundaki tehlike oranı düşüktür. Fakat her iki böbrekte birden böbrek büyümesi rahatsızlığı görülür ise, idrar birikintisi sebebiyle vücuttaki sıkıntılar çoğalmaya başlar ve vücuda enfeksiyon yayılır. Böbrek büyümesi hastalığı ile birlikte böbrek dokularının tamamen zarar görmesi halinde, böbreğin alınması kaçınılmaz olur. Bu sebepten dolayı böbrek büyümesi hastalığında erken teşhis çok önemlidir.

Böbrek büyümesi belirtileri
  • Karın boşluğunda ve belde şiddetli ağrı görülür.
  • Böbrekte biriken idrar sebebiyle vücutta enfeksiyon yayılır ve kanda üre görülür.
  • Hastada yüksek ateşle birlikte susama görülür.
  • Karın bölgesinde şişlik meydana gelir.
  • Bulantı ve kusma ile birlikte hastada kilo kaybı görülür.
  • İdrar yaparken yanma ve acı meydana gelir.
  • İdrarda zorlanmadan ötürü kan da görülebilir.

Böbrek büyümesi nedenleri
  • Böbreklerden gelen idrarın böbrek kesesine girmesine ve çıkmasına engel olabilecek, böbrekte herhangi bir tıkanıklığa sebep olan hastalıklar,
  • Böbrekteki taş, kum ve tümörün idrar kesesini tıkaması,
  • Gebe iken oluşan böbrek büyümesi,
  • Prostat gibi idrar boşaltımını zorlaştıran hastalıklar, böbrek büyümesinin başlıca nedenleri arasına girmektedir.

Böbrek büyümesi tedavisi
Böbrek büyümesi erken tanı ve tedavi gerektirmektedir. Eğer bu hastalığın vücutta belirtileri mevcutsa, bir üroloji uzmanına gidilmelidir. Bununla birlikte, böbrek büyümesine ayrıca bitkisel tedavi yolu ile de şifa bulunabilmektedir. Mısır püskülü, zencefil, atkuyruğu, biberiye, adaçayı, karahindiba, kiraz sapı, marul tohumu tozu gibi şifalı bitkiler, böbrek büyümesi hastalığına iyi gelir. Bu şifalı otlar çay gibi demlenip içildiği zaman, idrar arttırıcı özellikleri ile böbrekteki büyümeye neden olan tıkanıklığı gidermeye yardımcı olur. Bunun yanı sıra bol bol su içmek de bu hastalığa iyi gelen doğal yollardan en önemlisidir.

01 Ağustos 2013

Selülit Problemi



                Tıp bilimindeki adıyla lipodistrofi olarak bilinen selülit, özellikle kadınların oldukça rahatsızlık duydukları bir konudur. Vücudun bazı bölgelerinin portakal kabuğu vari bir görünüme bürünmesi şeklinde en basit tanımı yapılabilecek olan selülit, bilhassa yaz aylarında büyük bir sıkıntı kaynağı olmaktadır. Selülit, kadın vücudunda erkeklerinkinden çok daha fazla görülebilmektedir. Özellikle basenlerde, sırtın alt kısımlarında veya koltuk altlarında rastlanmaktadır. Erkeklerde görülme ihtimali de vardır ancak kadınlar açısından çok daha sık rastlanan bir hastalıktır. Öyle ki; kadınlarda görülme oranı neredeyse %90’lara ulaşmaktadır.

                Selülit nedenleri olarak aslında temel bir etkenden söz edilebilir. Derideki yağ katmanlarında meydana gelen sıkışma sonucu bu bölgelerdeki kan dolaşımının istenilen düzeyin altında kalması ile yukarıda bahsettiğimiz portakal kabuğu görünümü oluşmaktadır. Bunu tetikleyen etki ise hormonal dengedeki bir bozukluktan ibarettir. Derinin yağ katmanlarındaki sıkışma, o bölgedeki hücrelerin esneklik özelliğini yitirmesi ile sonuçlanır ve tüm bunlar; östrojen hormonunun etkisiyle meydana gelerek biraz önce bahsettiğimiz zincirleme reaksiyona sebep olur. Tabi bir vücudun genetik yapısının da selülite olan etkisi yadsınamaz. Zira genetik olarak selülit oluşumu için ideal bir yapıda olanlarda bu hastalık daha sık görülmektedir. Bunların yanı sıra sigara tüketimi, hareketten uzak bir günlük hayat, topuklu ayakkabılar ile dar kıyafetler de selülit oluşumunu tetiklemektedir.

                Selülit nasıl geçer sorununa ise artık pek çok tedavi yanıt vermektedir. Hastalık bu kadar yaygın ve rahatsız edici olunca çözüm bulma çalışmaları da bir o kadar yoğun olmuştur. Modern tıpta birçok farklı selülit tedavisi yöntemi bulunmaktadır. Bunlara verilebilecek en basit örnekler; ultrason, mezoterapi olabilir. Tabi tıp bununla da sınırlı kalmamış, bu şekilde benzer birçok tedaviyi hayata geçirmiştir.

                Ancak modern tıbbın yanında, selülit giderici etkilere sahip birçok bitkinin kullanımını da içeren bitkisel tedavi yöntemlerini de unutmamak gerekir. Selülit bitkisel tedavi ile de başarı sağlanabilen bir hastalıktır. Özellikle yağ çözücü etkilere sahip bitkilerin selülitleri gidermede faydalı olduğu bilinmektedir. Kekik, biberiye, badem gibi şifalı bitkilerden elde edilen yağlarla selülitli bölgenin ovulması, bu rahatsızlığın tedavisinde hayli yol alınmasını sağlayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki selülitin tedavi sürecine günlük hayattaki hareket miktarınızı da arttırmak suretiyle katkı sağlayabilirsiniz.